Ayna Programı olarak Dünyanın güneyine uçuyoruz bu hafta. Aktarmayla birlikte yaklaşık 26 saat sürüyor Yeni Zelanda’ya ulaşmamız. Türkiye ile Yeni Zelanda arasında tam 11 saat zaman farkı var. Dünyada yeni yıla ilk giren ülke de Yeni Zelanda, tabi küçük adaları saymazsak.
Yeni Zelanda’nın farklı köşelerini ekranlarınıza yansıtmak için aracımıza atlayıp yola koyuluyoruz. Uzun bir kara yolculuğundan sonra dağları, tertemiz havası, Wakatipu gölü ve Alp dağlarının eteklerine kurulmuş tatil beldeleriyle turistlerin en ilgi çeken şehirlerden Queenstown şehrine geliyoruz. Şehirde bando takımı karşılıyor bizi. İlginçtir ki Yeni Zelanda’da İskoçya’dan fazla İskoç bando takımı varmış. Ayna’ya özel bir de parça çalıyor ekip.
Queenstown’dan ayrılıp, Yeni Zelanda’nın başka bir turistik kasabası olan Wanaka’ya geliyoruz. Wanaka’ya bir saat mesafede çok güzel kayak merkezleri var. Kuzey yarımküre yaz aylarını yaşarken kayak yapmak isteyenler Güney yarımküreye geliyor ve burada kayak yapmanın tadını çıkarıyorlar.
İki büyük adadan oluşan Yeni Zelanda’nın Kuzey adasına ulaşmak için Cook boğazını feribotla geçiyoruz. Başkent Wellington’un görünmeye başlayan binaları feribot yolculuğumuzun sona yaklaştığının habercisi.
Rüzgar şehri olarak bilinen başkentin Meclis binasını geziyoruz. 120 milletvekili var bu ülkenin. Milletvekilleri arılar gibi çalışsınlar diye Meclis binasını arı kovanı şeklinde yapmışlar. Yeni Zelanda dünyanın kişi başına düşen milli gelir sıralamasında dünyanın en önde gelen ülkelerinden. Kişi başına düşen milli gelir 25 bin dolar civarında.
Kamera anıtı şehrin meydanında. Wellington sinema sektöründe oldukça ileri. Oscar ödüllü Yüzüklerin Efendisi, King Kong, ve Son Samuray da bu ülkede çekilmiş.
Düzenli yollarıyla trafik sıkıntısı olmayan bir ülke Yeni Zelanda. 4 milyon 200 bin nüfusuna karşın 2,5 milyon civarındaki araç sayısıyla dünyada nüfusa oranla en çok araba olan ülke. Üstelik bu ülkede ehliyet alma yaşı 15.
Başkent Wellington’dan ayrılıp, Rotorua şehrine geliyoruz.
Yeni Zelanda’da çok sayıda volkanik bölge var. Waiotapu bunlardan bir tanesi. Burada gölün sıcaklığı 100º. Kaynayan gölde buharlar göğe doğru yükselirken muhteşem bir manzara oluşturuyor.
Sıradaki durağımız Yeni Zelanda yerlileri Maorilerin bir köyü. Köyün ismi Whakarewarewa. MS 800’lü yıllarda Yeni Zelanda’ya gelen Maoriler bugün Yeni Zelanda nüfusun %15’ini oluşturuyor. Yerel dilleri Yeni Zelanda’nın resmi dillerinden bir tanesi olarak kabul ediliyor.
Eğer yolunuz bir gün Maori köyüne düşerse, burunlarını birbirlerine değdiren Maorileri gördüğünüzde sakın şaşırmayın. Çünkü onların selamlaşma usulü böyle.
Kuzey yarımkürede İzlanda’dan sonra Güney yarımkürede de göğe doğru fışkıran sıcak su kaynaklarını görüyoruz. Göğe doğru sıcak su 25-30 m yükseliyor. Üstelik her yarım saatte bir, bazen de 45 dakikada bir bu tekrarlanıyor.
Volkanik olan bu köyde her taraftan dumanlar yükseliyor, her tarafta sıcak sular var. Bu sıcak suları çok farklı amaçlar için kullanıyor Maoriler. Öncelikle yemek pişirmek için doğal bir fırın vazifesi görüyor. Sıcak suda haşlanan mısırlar ise hemen orada turistlere satılıyor. Diğer bir kullanımı ise hava durumu tahmini. Sıcak suların seviyelerinin yüksek olması havanın o gün güzel olacağının işaretiymiş. Eğer su seviyesi düşük ise hava yağmurlu ve bulutlu oluyormuş. Diğer bir kullanımı ise ağlayan bebekleri susturmak için. Sıcak su hamamları yapmış Maoriler. Rahatlatıcı bir özelliği olan bu suya ağlayan küçük bebekleri yatırıyorlar ve böylece bebeklerin sakinleşmesini sağlıyorlar.
Rotorua bölgesinde turistlere çok farklı aktiviteler de sunulmuş. Turistin her günü dolu dolu geçirebileceği birbirinden ilginç aktiviteler var. Hızlı botlarla nehirde seyahat, yamaç paraşütü ve balonla yuvarlanma bunlardan sadece birkaç tanesi.