Dünya yolculuğumuz devam ediyor ve Baltık ülkesi Letonya’yı birlikte geziyoruz.
Riga, Baltık Cumhuriyetlerinin en büyüğü.
Bir liman kenti burası. Letonya ekonomisinin kalbi. Leton nüfusunun yarısından fazlası bu şehirde yaşıyor. Riga, Baltıkların Paris’i olarak adlandırılıyor.
St. Peter's Kilisesi’nin çan kulesinden şehri Riga’yı kuşbakışı olarak seyrediyoruz.
70 m yükseklikte manzara çok güzel. Ancak bu demir parmaklıklar manzarayı bozuyor. Özellikle çekim yapmakta bir hayli zorlandık. İnsanlar atlamasınlar diye bu demir parmaklıları koymuşlar. Bu yükseklikten şehri 360 derece seyretmek mümkün.
Başkent Riga’da tramvay sürücülerinin çoğu kadın.
Ülkedeki erkekler İngiltere ve İrlanda gibi ülkelere çalışmaya gidiyorlar. Aynı bizim bir dönem Almanya’ya gittiğimiz gibi. Dolayısıyla tramvayları sürmek de kadınlara kalıyor bu ülkede.
Letonların milli enstrümanı Kuokle.
Kuokle, kuoks kelimesinden geliyor. Letoncada kuoks odun demek. Daha önceden burada telin yerini bağırsak alıyormuş. Letonya’nın en güzel grubuyla beraberiz. Ayna’ya özel “Benim Güzel Memleketim” parçasını söylüyorlar.
Ayna olarak Letonya’daki Türk şehitliğini ekranlarınıza getiriyoruz.
Şehitlik, başkent Riga’ya 80 km uzaklıktaki Cesis şehrinde bulunuyor. 1877-1878 yılında Osmanlı-Rus savaşında yaralanan ve Ruslara esir düşen askerlerimizin bir bölümü o dönemde Rusya içinde yer alan bugünkü Letonya topraklarına getirilir. Ancak askerlerimizden bazıları yaralarından, bazıları da hastalıklardan burada hayatını kaybeder. İşte bunlardan bir kısmı Cesis’deki mezarlığa defnedilmiş.