Ayna’nın uzak diyarlardaki yolculuğu devam ediyor. Bu hafta da yolumuz Avrupa’da, İspanya’ya düştü. Tam 8 asır buyunca İslam medeniyetinin yaşandığı İspanya’da Malaga Kurtuba, Granada, Guadix ve Tuleytula şehirlerini baştan başa gezip, sizleri tarihi bir yolculuğa çıkartacağız.
İlk durağımız Malaga. İspanyolların ünlü ressamı Picasso ve ünlü sinema sanatçısı Antonyo Banderas da bu şehir doğumlu. Afrika ile Avrupa kıtasının birbirine çok yakın olduğu Cebelitarık boğazına gidiyoruz. 711 yılında Tarık Bin Ziyad İspanya topraklarına ayak basar. Hiçbir asker geri dönmesin diye de gemileri yaktırır. Böylece Endülüs Emevi devleti de tarihteki yerini almaya başlar.
Yıllarca Endülüs Emevilerinin başkentliğini yapmış olan Kurtuba şehrine gidiyoruz. Ta o yıllarda göz kamaştırıcı bir şehirdir Kurtuba. Avrupa’nın dünyaca ünlü şehirleri kirli ve bakımsız iken, Kurtuba'da kanalizasyonu, üniversitesi, hastaneleri, kütüphaneleri, bakımlı sokakları, temiz içme suyu şebekesi ve aydınlatmasıyla modern bir hayat yaşanıyormuş. Avrupa’daki ilk üniversiteler, Kurtuba’ya gelip eğitim gören öğrenciler tarafından kurulmuş. O yıllarda 7 farklı ırk ve 3 semavi dinin mensupları barış içinde yaşıyorlarmış bu topraklarda. Müslümanlar döneminde Kurtuba şehrinde 1600 camii varken, bugün sadece bir tanesi kalmış ayakta. Batıda İslam Dünyasının en görkemli ve en büyük camii olarak adlandırılan Kurtuba Camiinin sütunları arasında geziyoruz. 13. yüzyılın ortalarında Kurtuba düştükten sonra Caminin içine bir Katedral yapmış İspanyollar. Bu sırada da cami çok ciddi zarar görmüş.
Kurtuba şehrinde Medinetüz Zehra’ya gidiyoruz şimdi de. Endülüs Emevi Devletinde kararlar burada alınırmış. İspanya'da Müslümanların kurmuş olduğu medeniyetin göstergelerinden sadece bir tanesi Medinetüz Zehra. O günlerden bugüne sadece kalıntıları kalabilmiş.
Kurtuba’dan ayrılıp Granada’ya doğru yol alıyoruz. Bu şehir Müslümanların Endülüs’teki son kalesiymiş. El-Hamra Sarayı bu şehirde. Her gün El-Hamra Sarayını 6 bin turist ziyaret ediyor. İspanya’nın en görkemli İslam eseri olan bu sarayın muhteşem mimarisi, sedef kakmalı kubbeleri, motifli duvarları arasında tarihi bir yolculuğa çıkıyoruz. Ancak El-Hamra’nın ortasına İspanya Kralı için yapılan bina ile sarayın bütün estetiği bozulmuş. Bu bina yapılırken de El-Hamra’nın bir kısmı yıkılmış. Yıkılan bölümlerin neler olduğu da asla bilinememiş.
Granada’dan sonra Guadix şehrine geliyoruz. Dağlara, tepelere oyulmuş mağara evler dikkat çekiyor hemen. İspanya’nın Hıristiyanların eline geçmesinden sonra zulümden, işkenceden ve engizisyon mahkemesinden kaçan Müslümanlar kendilerine mağara evler yapmışlar ve bu evlere sığınmışlar.
İspanya’daki son durağımız ise UNESCO’nun dünya kültür mirası listesine aldığı şehirlerden Tuleytula. 3 semavi dinden eserler var Tuleytula’da. Ancak camilerin tamamı kiliseye çevrilmiş. Işık İsa Mescidi ise Endülüslü Müslümanların İspanya’da yaptırdıkları ilk ibadethane. Restorasyonu yapılan mescit turistlerin ziyaretine açık.
İber yarımadasında tam 8 asır boyunca hüküm sürmüştü Endülüs Emevi Devleti. 3 semavi dine kucak açan hoşgörüsü, ince sanat anlayışı ve geleceğe ışık tutan eğitim müesseseleriyle büyük bir medeniyetti. İbn-i Haldun’un da söylediği gibi şüphesiz medeniyetlerin de bir ömrü var. Endülüs Emevileri de böylece tarih sahnesindeki yerini aldı.